Büyük Marmara Depremi’nin 23’üncü yılı

Büyük Marmara Depremi’nin 23’üncü yılı

Bundan tam 23 yıl önce (yarın) 17 Ağustos 1999’da Türkiye en karanlık günlerinden birini yaşadı. Saat 03:02’de merkez üssü Gölcük olan deprem 45 saniye içerisinde binlerce can aldı, faciadan sağ kurtulanlara ise ömür boyu unutamayacakları bir acı bıraktı...

Editor: Haber Editörü
16 Ağustos 2022 - 11:04

1999 Gölcük Depremi, İzmit Depremi, Marmara Depremi ya da 17 Ağustos 1999 Depremi olarak anılan felaketin etki alanı çok genişti. Başta   Kocaeli, Sakarya, Yalova, İstanbul ile civar il ve ilçelerde büyük bir yıkıma sebep olan deprem Ankara'dan İzmir'e çok büyük bir alanda hissedildi. Türkiye'nin en büyük petrol rafinerisi TÜPRAŞ alevler içinde kalırken koskoca bir liman sulara gömüldü. Elektrikler kesik, imkânlar kısıtlıydı. Dış dünya ile irtibat kesilmişti. Oysa ilk 24 saat depremde çok önemliydi.   İlk arama-kurtarma çalışmaları halk tarafından gerçekleştirildi. İnsanlar kötü haberi önce radyodan duydular. Ertesi gün televizyon ekiplerinin olay yerine varması sonrasında Türkiye gördüklerine inanamadı.


HABERLEŞME FELÇ OLDU
Dönemin Başbakanlık Müşaviri Ahmet Şağar, ‘O Gün’ isimli belgeselde durumu şöyle özetliyor: “Biz valilerle Başbakan arasındaki bağlantıyı akşam 19:00’da sağlayabildik. Gölcük’teki tahribatı 11:30’da öğrenebildik. Haberleşme tüm boyutlarıyla felç olmuştu.” Yine aynı belgeselden Ankara’da bulunan Başbakan Ecevit’in İstanbul’daki Cumhurbaşkanı Demirel’e telefon ile ulaşamadığını öğreniyoruz. Ayrıca yakınlarının durumunu öğrenmek üzere helikopter ile Adapazarı’na hareket eden dönemin İçişleri Bakanı Saadettin Tantan’ın gördüğü vahim tabloyu Ankara’ya amatör bir telsizci yardımı ile aktardığını… Haberi alınca deprem bölgesine akın eden insanların oluşturduğu yoğun araç trafiği nedeniyle TEM ve E5 kilitlendi.


48 BİN 901 KİŞİ YARALANDI
Trafik, yaralıların deprem bölgesinden ambulanslarla çevre il ve ilçelerdeki hastanelere intikalini güçleştirirken yardım araçlarının da deprem bölgesine gelmesini geciktirdi. Bu durum acil afet politikalarının hayati önemini bir kez daha gözler önüne serdi. 2010 yılında yayımlanan Meclis Araştırması Raporu'na göre 18.373 kişi hayatını kaybetti. 48 bin 901 kişi ise yaralandı.  Devletin bütün kurumları 17 Ağustos ve onu takip eden ilk birkaç günde tamamen etkisiz olduğu için insanların kaybettikleri yakınlarını hiçbir resmi işlem yapmadan toplu mezarlara defnetmek zorunda kaldıkları biliniyor. Bu nedenle can kaybının resmi rakamların üzerinde olduğu bir gerçek. Vikipedi’de yer alan resmi olmayan veriler hepten can yakıcı: 50.000 ölüm, ağır-hafif 100.000'e yakın yaralı…

CENAZE İŞLEMLERİ
Nedim Şener 20 Ağustos 1999 tarihinde Milliyet’te yer alan haberinde İzmit’ten bildiriyor: 'Bir yandan Tüpraş'taki yangın, diğer yandan üç bin ölü ve 12 bine yakın yaralının yürekleri yakan acısı... Depremde en çok can kaybının olduğu İzmit'te yas çığlıkları ve ceset kokuları göğe yükseliyor. Büyük sarsıntının üzerinden geçen ikinci günün ardından kentte cesetlerin gömülmesi büyük bir sorun haline geldi. Yalnız gömülme işlemleri değil, cenazelerin yıkanması gibi konularda da eleman sıkıntısı yaşanıyor. Enkaz kaldırma ve kurtarma sırasında yaşanan fiyasko, cenazelerin kimlik tespitinde olduğu gibi korunmasında da yaşanırken, mezar yeri sorunu ilginç yöntemlerle gideriliyor. Hastanelerin, morglarının ardından kentteki buz pateni pistini de dolduran üç binden fazla ölüyle karşılaşan Kocaeli'de mezar kazılması sorunu belediye ve özel sektör kuruluşlarına ait kepçelerle halledilmeye çalışılıyor. İzmit merkezinde bulunan Bağçeşme mezarlığında yeri olan aileler cenazelerini buraya defnediyor. Kimsesizlerle Bağçeşme mezarlığında yeri olmayan ve daha çok kente çalışmak için gelmiş 'gurbetçilerin' cenazeleri ise Kandıra'da 'eski İstanbul Yolu üzeri' denilen bölgedeki asri mezarlığa ne namaz, ne de defin kağıdı olmadan defnediliyor.'

GÖNÜLLÜ ORDUSU
Depremi radyodan haber alan köpekli ve doktorlu sivil bir arama-kurtarma ekibi 1 saat 25 dakika sonra Avcılar’daydı. Pek çoğumuzun adını ilk kez o gün duyduğu AKUT 17 Ağustos Depremi’ndeki arama-kurtarma çalışmaları boyunca 200 kişiyi enkaz altından çıkardı.  17 Ağustos Depremi sonrası Kocaeli’de çadır kenti ziyaret eden dönemin ABD Başkanı Bill Clinton’un burnunu sıkmasıyla ünlenen 'Erkan bebek' depremin 15. yılında AKUT'a üye oldu.


Örgütlü, örgütsüz binlerce kişi deprem bölgelerine yardıma koştu. Zonguldak maden işçileri küreklerini kapıp geldi. 51 ayrı ülkeden 1700 gönüllü arama-kurtarma çalışmalarına katıldı.


DEPREM GERÇEĞİ
Türkiye topraklarının %93‘ü, nüfusunun %98‘i, sanayi kuruluşlarının %98‘i deprem bölgeleri içinde yer almakta, barajlarımızın %95‘i bu tehlikeli hat üzerinde bulunuyor. İnşaat Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi Başkanı Cemal Gökçe, 17 Ağustos depreminin yıl dönümü nedeniyle düzenlediği değerlendirme toplantısında şöyle diyor: “Deprem bahane edilerek yeni bir rant düzeni yaratıldı. 2000 yılından sonra kentsel dönüşüm yeni zenginler yaratmanın yolu olarak görüldü. Geldiğimiz noktada İstanbul 1999 yılından daha iyi daha iç açıcı durumda değil. 17 Ağustos depremi İstanbul’a 110 km. uzaklıkta meydana gelmesine karşın 30 bin binaya hasar verdi, 32’si Avcılar’da 50 bina yıkıldı. Oysa 17 Ağustos İstanbul depremi değildi” Büyük Marmara Depremi'nden sonra İstanbul’da 493 toplanma ve çadır alanı belirlendi. Fakat bu alanların dörtte üçünün yerini binalar aldı...

YORUMLAR

  • 0 Yorum
Henüz Yorum Eklenmemiştir.İlk yorum yapan siz olun..
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR x