Son günlerde bölgemizde öyle çirkin dedikodular dolaşıyor ki, insanın “bu kadarına da pes” dememesi elde değil.
Sözde bir belediye başkan yardımcısının, bir vatandaştan işini çözmek için 350 bin lira değerinde hediye saat aldığı, belediye başkanının da bunu duyup geri iade edilmesi için uyardığı…
İyi de, ne gören var, ne şahit olan var, ne de bir fotoğraf.
Ama dedikodu kazanı öyle bir kaynatılıyor ki, sanki ortada belgeler, görüntüler varmış gibi.
Peki bu söylentileri kim yayıyor dersiniz?
Kendi partilileri! İlçe yöneticileri, meclis üyeleri…
Yani aynı yolda yürüyen insanlar.
Sebep ne?
Basit: kendi hesapları tutmayınca, rant kapıları açılmayınca devreye iftira giriyor.
Görmediği, bilmediği bir meseleyle insanlara çamur atmak kadar ucuz bir siyaset olabilir mi?
Hiç mi kul hakkından korkmaz insan?
Bugün hedef aldığınız belediye başkanı sayesinde meclis sıralarında oturmadınız mı?
Teşkilatta görev almadınız mı?
Dün alkışladığınız, peşinde yürüdüğünüz kişiye bugün çamur atmak nasıl bir karakter göstergesidir?
Aslında herkes çok iyi biliyor: mesele şahsi menfaatleriniz.
Eğer istediğiniz yerlere gelseydiniz, bu dedikoduların esamesi okunmayacaktı.
Ama bir de şu var: sizin çapınız bu kadar iftiraya yeter mi?
Siz adam olsanız, böyle bir ahlaksızlık olduğunu düşünseniz, kalkar konunun muhatabı olan belediye başkanının yüzüne söylersiniz.
Arkasından dedikodu yapmak, ortamlarda laf çevirmek midesizliğin ta kendisidir.
Siz o kadar çapsızsınız ki, karı gibi dedikodu yapıyorsunuz.
Ben bu dedikoduların peşinde olacağım.
Eğer siz, lağım çukuru gibi ağzınızdan salya akan iftiralarınızı kesmezseniz, er ya da geç ortaya çıkacak ve isimlerinizi burada tek tek yazacağım.
Bu son uyarıdır.
Unutmayın, algı operasyonları günü kurtarır; ama gerçeğin karşısında eriyip gider.
YORUMLAR