Bir yeni yılı daha geride bırakıyoruz.
2025, ülkece olduğu kadar şahsım adına da unutulması kolay olmayan, ağır bir yıl oldu.
Bu yıl; acının, sabrın ve dayanmanın ne demek olduğunu bir kez daha öğrendik.
Ülke olarak zor süreçlerden geçtik; biz gazeteciler ise bu zorlukların tam ortasında, yaşanan her acıyı kelimelere dökmek zorunda kaldık.
Özellikle Kocaeli’de…
Gebze’de çöken binada hayatını kaybeden vatandaşlarımız, Dilovası’nda çıkan fabrika yangınlarında vefat eden emekçilerimiz, ve benzeri nice can sıkıcı, yürek yakan olay…
Yazdığımız her haber bir istatistik değil, yarım kalan bir hayattı.
Her satır, bir evde eksilen bir ses, bir sofrada boş kalan bir sandalyeydi.
Ancak 2025 benim için sadece mesleki açıdan değil, insani ve vicdani olarak da çok ağır geçti.
Bu yıl, canım ciğerim, hayatımdaki en kıymetli varlıklarımdan biri olan annemi kaybettim.
Bir insanın hayatta aldığı en derin yara, annesiz kalmakmış…
Bunu bu yıl öğrendim.
Güçlü durmaya çalıştıkça, insanın içindeki boşluğun daha da büyüdüğünü anladım.
Bu acıyı tarif edecek bir cümle yok; sadece sabır var, dua var.
2025 bize bir kez daha şunu hatırlattı:
Hayat çok kırılgan.
İhmalin, dikkatsizliğin, ihmalkârlığın bedeli bazen telafisi mümkün olmayan kayıplar oluyor.
Ve bazı kayıplar, insanın yüreğinde ömür boyu kapanmayan izler bırakıyor.
Yeni bir yıla girerken dileğim;
2026’nın ülkemiz, milletimiz ve Kocaeli’miz için daha huzurlu, daha güvenli, daha vicdanlı bir yıl olmasıdır.
Rabbim bizleri böyle acılarla sınamasın.
Kimseyi annesiz, evlatsız, çaresiz bırakmasın.
Dilerim ki yeni yılda kalemimiz;
felaketleri değil, acıyı değil, umutları, güzel gelişmeleri, yüzleri güldüren haberleri yazsın.
Bu vesileyle;
2025’te kaybettiğimiz tüm vatandaşlarımıza ve anneme Allah’tan rahmet, geride kalan herkese sabır ve metanet diliyorum.
2026; yaralarımızın sarıldığı, kalplerimizin biraz olsun hafiflediği bir yıl olsun.
İnşallah…

YORUMLAR