Bugün Gebze’de yaşanan bir olay, hem sosyal medyada hem de basın yayın organlarında büyük yankı uyandırdı.
Sabah saatlerinde çocuklarını okula götüren bir baba, sokak arasında hızla geçen araca yalnızca “yavaş git” uyarısında bulundu.
Oysa bu uyarı, her babanın yapacağı doğal ve haklı bir tepkiydi.
Fakat sürücü, geri geri gelerek aracını durdurdu ve yanında çocukları olduğu halde babaya tokat attı.
O anların görüntüleri sosyal medyaya düştüğünde hepimizin içi burkuldu.
Hepimiz aynı soruyu sorduk:
Biz ne hale geldik?
Adalet Bakanı Yılmaz Tunç’un, İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya’nın ve Gebze Emniyet Müdürlüğü’nün hızlı müdahalesiyle saldırgan kısa sürede yakalanarak gözaltına alındı.
Şu an emniyetteki işlemleri devam ediyor.
Elbette hukuki süreç işliyor, ama mesele yalnızca bir tokat meselesi değil.
Bir babanın çocuklarının gözleri önünde darp edilmesi, insanlığa da delikanlılığa da sığmaz.
Sokağın bile bir raconu vardır.
Yanında çocuğu olan bir insana el kalkmaz, hatta göz göze bile gelinmez.
Bizim kültürümüzde örf, adet, edep diye bir şey vardır.
Peki ya baba yere düşseydi?
Kafasını çarpsaydı, daha ağır bir sonuç yaşansaydı?
Değer miydi?
Bir öfke anı, bir anlık hoyratlık nelere mal olabilirdi?
Toplum olarak geldiğimiz nokta düşündürücü.
Her gün benzer olayları duyuyor, görüyoruz.
Ama olay Gebze’de yaşanınca haliyle biz bölge basını da konuyu daha yakından takip ediyoruz.
Ve insan üzüntü duyuyor.
Çünkü bugün saldırıya uğrayan bir başka vatandaş, yarın belki biz olacağız.
Şunu bilmeliyiz: Delikanlılık, racon, adamlık; bunlar tokat atmakla, şiddet göstermekle olmaz.
Asıl delikanlılık, öfkesini yutabilmekte, sabredebilmekte ve edebiyle hareket edebilmektedir.
Allah sonumuzu hayretsin.
Vicdanın, merhametin, insafın kaybolduğu bir dönemde yaşıyoruz.
Ama bu toplumsal çürümenin karşısında sesimizi gerektiği yerde yükseltmezsek yarın çok daha ağır tablolarla karşılaşacağız.
Bugün Gebze’de yaşanan bu üzücü olay, hepimiz için ibretlik bir ders olmalı.
YORUMLAR